21 Eylül 2013 Cumartesi

Rüyalar








Sanki babamla konuşuyor; ona yeniden "Seni seviyorum." diyordum. Anca o uyanmamda ısrar etti; iyi olduğunu ve kendi uzun yolculuğuna çıkması gerektiğini söyledi. Bir rüyada da onu tren istasyonunda gördüm ve trenine nihayet binince de içim rahat etti çünki vedalaşmakla o kadar vakit kaybetmişti ki neredeyse harika bir tatile çıkmak üzereyken vasıtasını kaçıracaktı. Bu rüya uzun bir dizinin sonuncu rüyasıydı. (C. M., Framingham, Massachusetts)
Yirmi üç yaşındayken, ailem Florida'dan Washington'a geldi; orada çok hasta vaziyetteki sevgili büyükbaba dahil, birçok akrabamızı bıraktık. Büyükbaba öldüğünde, yeni evimize taşmalı sadece bir hafta olmuştu. Kendimi ona çok yakın bulurdum; altı yaşımdan beri beni yetiştiren oydu. Ölüm haberi beni o kadar üzdü ki, önce eski evimize koştum. Ancak orası da bana dar geldi; yeni evimize iki hafta sonra dönebildim. Aradan bir ay geçti ve harika bir rüya gördüm.

Rüyamda Florida'dan hiç ayrılmamıştım ve ölmek üzereyken büyükbabamı evimize getirmiştim. Sadece uyuyakalmış gibiydi 

ve onunla ilgilendim. O an bunun bir rüya olduğunu anladım ve ağladığımı fark ederek uyandım. Yastığım yaşlar içindeydi. Ancak rüya devam etsin istedim. Tekrar uykuya daldığımda, büyükbabamın odasındaydım ve rüyayı sürdürdüğümün farkına vardım. Büyük bir sükûnet içinde, bana beni çok sevdiğini söylemeye koyuldu; iyiydi ve artık kendi ailKadim zamanlardan beri rüyaların insana ruhsal mesajlar ilettiği düşünülmüştür. Norveç mitolojisinde rüyaların, ölülerin canlılarla iletişimde bulunduğu bir seviye olduğu anlatılır.

Avusturalyalı ilkel bir kabilenin şöyle bir deyimi vardır:
"Bizi rüyasında gören bir rüya var."

Kâhinler, peygamberler, şairler ve psikoanalistler, rüya sembolizminin önemini belirtmişlerdir. 20-30 yıldır rüya lâboratuvarlarındaki çeşitli araştırmacılar rüyalarla duyular dışı algılama ve önceden bilme arasındaki pozitif ilişkileri elde etmişlerdir. Yaqui Kızılderililerinden, büyücü Don Juan, Carlos Castaneda'ya bilgi adamı olması için rüyalarını kullanmayı öğretmiştir.
İnsanın zaman zaman kendi deneyimlerinin yaratıcısı olması gerçeği, rüya alanında, öteki her yerden daha açıktır. Çünki insanı şaşırtabilecek dış realite burada yoktur. Rüyalarda Tanrı ya da dünyadan ayrılmış kişiler rüya yolcusuyla iletişimde bulunuyorlarsa, yer, karakter, plân, anlatım ve sembolizm kişinin imajinasyonuna bağlı olarak oluşur. Bu imajlar yansır ve zihninde görüntüler hâline gelirler.

Rüya deneyimleri, insana rüyaların, varlık ve onun zihninin birbirleriyle iletişim kurdukları daha büyük bir konuyu içine alan birçok fonksiyonu yerine getirdiklerini söylemektedir. Varlık, kozmik uyumla bağlantısının farkında olduğu için, zihnin anlayabileceği ve daha ileri psişik gelişmesinde kullanacağı bilgilerle zihni besler. Aynı şekilde, rüyalar, şifa dahil, psişik çalışmanın bütün alanlarında kullanılabilir.
Şifa ve özellikle uzaktan şifa çalışmaları üzerine yapılan araştırma ve uygulamalar hasta kişinin şifa etkisini rüyalar kanalından kolaylıkla algıladığını göstermiştir. Bu tip pisişik çalışmalarda rüya dünyasının ideal bir ortam olduğu anlaşılmıştır.

Süjelerin uyku öncesinde yaptıkları konsantrasyon ve hazırlık çalışmalarının rüya hâlinde oldukça etkin rol oynadığı saptanmıştır. Şifa çalışmalarında rüyalardan başarılı şekilde yararlanıldığı bilinmektedir. Benzer yararlar lüsid rüya çalışmalarında da elde edilmektedir.

Şimdi lüsid rüyalardan yararlanarak şifaya kavuşan kişilerin aktarımlarını ve konu ile ilgili araştırmaları inceleyelim:


Zihni İyileştirmek, Bedeni İyileştirmek

1979'da ayağımı kırdım. Ben bir dansçıyım. Çalışmadan yaşamımı sürdürmem mümkün olmadığı gibi, üç ay boyunca yürümeden oturmak niyetinde de değildim. Doktor, altı ay için dansı aklımdan bile geçirmememi söyledi. Ben de her gece, kazanın olduğu dans provasını rüyamda görmeye çalıştım; tek isteğim, ayağımın üzerine yanlış biçimde düşmeme sebep olan hareketi değiştirmekti. Birçok denemeden sonra rüyamda, düşme meydana gelmedi ve bunu zihnime işlemeye çalıştım. Aradan üç hafta geçmeden, hasta ayağımla dans etmeye başladım. Uç ay sonra doktora tekrar gittim ama dans ettiğimi söylemedim. Bana ayağımın çok iyi kaynadığını ve bir süre daha kullanmamam gerektiğini söyledi. (D. M., Studio City, California)

1970'de, motosikletle giderken bir araba bana çarptı. Bir ayağım kırıldı; apandisitim de yara aldı. Apandisitin alınması için bir ameliyat geçirdim. Ameliyattan birkaç gün sonra, hastahanede dinlenirken, hastahane odasında bedenen mükemmel hâlde havada yüzer gördüm kendimi. Sonra, kırık bacağım askıya alınmış şekilde, aşağıda bedenimi gördüm; her yerime çeşitli tüpler bağlı gibiydi. Bedenimin üzerine eğildim, arada bir yaraların acısını hissediyor, arada da rüya bedenimin tüm tamlığıyla odada uçuşunu yaşıyordum. Rüya hâlinde, bu tamlığı bir armağan gibi fiziksel bedenime vermeye karar verdim. Fizik bedenime onu sevdiğimi ve iyileşeceğini söyledim. O gün uyandığımda ağrı kesidlere artık ihtiyacım yoktu ve bütün tüpleri de çıkardım. Ertesi gün bütün çalışanları, koltuk değnekleriyle dolaşmaya hazır olduğuma ikna etmiştim.
(R, B., Spokane, Washington)

Bu deneyimler, lüsid rüyaların, zihinsel iyileşmede olduğu kadar fiziksel iyileşmede de yararlı olabileceğini göstermekte. Bu, lüsid rüya uygulamalarının tartışmaya en açık alanı olmakla beraber, rüyacıların aktarımları ve teorik kanıtlar böyle bir olasılık olduğunu gösteriyor. Rüyaların şifa amaçlı kullanı­mı, bölüm başında da değindiğimiz gibi kadim dünyada çok yaygındı. Hastalar şifa tapınaklarına gider ve kendilerini iyileştirecek ya da hastalıklarını teşhis edip tedavi yöntemleri önerecek rüyaları beklerlerdi.

Lüsid rüyalar, zihinsel bir imgeleme biçimi olarak, hayal kurma, psikodelik ilâçların yarattığı hâller ve ipnotik halüsinasyonlarla ilgili bir durum arz eder. Dr. Dennis Jaffe ve Dr. David Breşler "zihinsel imgeler kişinin saklı, içsel güçlerini harekete geçirir; bunlar ise şifa sürecinde ve sağlığın korunumunda dev bir potansiyel yardım demektir."
İmgeleme, psikanalizden davranış düzeltmeye dek, ayrıca fiziksel iyileşme için de, çok çeşitli tedavi yaklaşımında kullanılmaktadır.

Örnek olması açısından, potansiyel imgelemenin üzerinde bir hayli çalışılmış bir biçimini ele alalım: ipnoz. Derin trans durumunda ipnotik rüyalar gören kişiler, lüsid rüyalarla birçok ortak nokta taşıyan deneyimler aktarırlar. İpnotik rüyacılar, aşağı yukarı her durumda, rüyalar sırasında en azından kısmen rüya gördüklerinin farkına varırlar ve tıpkı lüsid rüyacılar gibi, en derin hâllerde imgelemeyi gerçek olarak deneylerler.
Derin ipnoz durumundaki denekler, birçok fizyolojik işlevler üzerinde dikkate değer bir denetim sergilerler: alerjik reaksiyonlar, akan kanın durdurulması ve isteğe göre anestezi oluşturulması gibi. Ne yazık ki, bu dramatik tepkiler on ya da yirmi kişiden, ipnoza çok derin biçimde girebilen bir iki kişi için mümkün olmaktadır. Lüsid rüyalardan farklı olarak, bu yetenekler öğrenilebilir gözükmemektedir. Bu nedenle lüsid rüyalar, derin trans ipnozu kadar kişinin kendini yeniden düzenlemesi potansiyeline sahip olmanın ötesinde; nüfusun çok daha geniş bir oranı için uygulanabilirlik arz eder.

İmgelemenin tedavi amaçlı kullanımıyla ilgili bir başka örneğe daha yer verelim: Dr. Carl Simonton'un kanser hastalarıyla yaptığı çalışmalar. Dr. Simonton ve meslektaşları, standart radyasyon ve kemoterapiye ek olarak, şifa için imgeleme de uygulayan, ileri derecede kanser hastalarının ortalama olarak, ulusal istatistiklerin beklentilerine göre iki misli daha uzun yaşadıklarını belirlediler.

Ne yazık ki bu sonuçların ne ölçüde tekrarlanabilir olduklarını ve tam olarak nasıl işlediklerini henüz bilemiyoruz. Yine de bazı çarpıcı olanaklar sunmaktalar. En son çalışmalar, deneysel gerçekliğin ya da zihinsel imgelemenin canlılığının, fizyolojiyi ne derecede etkileyeceğinin de ölçüsü olduğunu gösteriyor. Herkesin her gece deneylediği rüyalar, aynı zamanda birçok kişinin normal koşullarda deneyleyebileceği en canlı zihinsel imgeleme biçimini de oluşturuyorlar.

Rüyalar o kadar canlılar ki, bunları uyanık gerçeklikten ayırmakta zorluk çekiyoruz. Bu nedenle, şifa için imgeleme konusunda da son derece etkin bir kaynak oluşturmaktalar. Üstelik, Stanford Üniversitesi'nde ve başkaca yerlerde yapılmış lâboratuvar araştırmaları, rüyada imgeleme ve fizyolojik tepkiler arasında kuvvetli bir ilişkiye işaret ediyor. Bu olgu, lüsid rüyalarda, kendi kendine şifa için yararlılığı kesinleşebilecek, yüksek düzeyde bir öz denetim geliştirmek için benzersiz bir olanak sunuyor.

Dr. LaBerge'nin bulgularına göre, lüsid rüyalarda şifa mümkün bir şey.

Göğsümde bir yumru Vardı; bir lüsid rüyada onu çekip çıkarttım. O kadar güzel, jeodezik bir katedrale benziyordu ki! Bir hafta sonra yumru kaybolmuştu. (B. R, San Rafael, California)
Bir yıl kadar önce bileğimi burkmuştum. Hayli şişmişti ve zor yürüyordum. Bir rüyamda koştuğumu hatırlıyorum... Birden bileğim o hâldeyken koşamayacağımı, demek ki rüya görüyor olduğumu kavradım. Bu noktada, rüyamdaki tavrım değişti; bileğimin ağrısı hafifledi ve bileğime rüyamdaki ellerimle dokundum ve bu, rüyamda yerimden zıplamama neden oldu. Bileğime dokununca elektriğe benzer bir titreşim hissettim. Hayretler içinde, rüyamda çevreme fazla elektriği atmaya karar verdim. Rüyayla ilgili tüm hatırladığım bu; ancak burkulmuş bileğimde hiç acı olmadan uyandım ve oldukça iyi yürümeyi de başardığımı gördüm.(C. P., Mount Prospect, Illinois)


Ölmüş ( Bedeninden Ayrılmış ) Yakınlarla İletişimde
Lüsid Rüya Örnekleri

Yıllar önce büyük annem ölünce, aylar boyu kimse yüzümü güldürememişti. O benim sanatsal ilham kaynağım ve danışmanımdı. Onu kendime inanılmayacak derecede yakın hissederdim ve ancak ölümünden sonra bunu tüm yoğunluğuyla hissettim. Bu konuda hiç bir şey düzelmeme yardım etmiyordu. Kocam, bana lüsid rüya görme yeteneğimi hatırlattı. Büyük annemi rüyamda sık sık görürdüm. Bunu bir lüsidite işareti olarak kullanabileceğimi söyledi. Ben de yapmaya karar verdim. Çünki lüsidleşince ona nasıl olduğunu, nerede olduğunu sorabilecektim. Kendisini ne çok sevdiğimi ve bana sanat konusunda ne çok şey kazandırdığını bir kez daha söyleyebilecektim.
Tekrar rüyamda göründüğünde çok üzgündüm; rüya gördüğümü fark edemediğim için plânımı uygulayamadım.
Birkaç gece sonra, yine rüyamda belirdi. Günlerdir kendimi uyanıkken hazırlıyordum: "Büyükannemi rüyanında görürsem, bunun bir rüya olduğunu hatırlayacağım." Ve bir gün lüsidleştim. Bunun bir rüya olduğunu fark etmiştim ancak gene de çok canlı ve gerçek görünüyordu. Sanki canlı gibiydi. Nasılsın diye sorunca, biraz sıkıntıyla yanıtladı: "Ah canım, bilemiyorum...

Neredeyim bilmiyorum gibi." Bu rüya onunla temas kurduğum için beni sevindirmekle birlikte, sıkıntılı olması beni üzdü. Bir dolu soru ise, şaşkın zihnimi epeyce oyaladı: Gerçekten de "bir yerlerde" miydi? Yoksa sadece benim hayal gücüm mü? Ne düşüneceğimi bilmiyordum. Onunla yeniden konuşmayı o kadar çok istiyordum ki.

İki hafta sonra onu tekrar gördüm ve derhâl lüsidleştim. Nasıl olduğunu, nerede olduğunu sordum. "O kadar da yerinden edilmiş hissetmiyorum, Laurie." dedi ve pek anlayamamakla beraber, oldukça mutlu biçimde "bir yerde" olduğunu söyledi. Onu uzun uzun kucakladım ve fazla ağlamamaya gayret sarf ettim; onu ne çok sevdiğimi ve hep seveceğimi söyledim; beni dans etmek için yüreklendirmiş ve hep yanımda olmuştu.

Rüyamda tıpkı yaşıyormuş gibiydi; güzel, soylu yüzü hiç değişmemişti; huzurla uyandım. Belki ruhuyla gerçekten temas kurdum; belki de sadece kendi iç benliğimle konuştum. Bilemiyorum, Sadece bu iki rüyadan sonra içimde bir şeylerin yerine oturduğundan eminim. Büyükanneme ait bir şeylerle temas kurduğumu hissettim ve ona hep söylemek istediklerimi söylemiş oldum. Bu rüyalardan kısa bir süre sonra, üzüntülerim de kaybolup gitti.
(L. C, Portola Valley, California)

Geçenlerde harika, çok rahatlatıcı bir rüya gördüm; bir yıl önce ölmüş olan babam, sabahın erken saatlerinde yanıma geldi ve "kalkma vakti geldi." dedi; tipkı ben küçük bir kızken yaptığı gibi. Rüyada aslında hiç konuşmadık ancak bir biçimde iletişim kuruyorduk. Birazdan uyanmam gerektiğini söylemek için odama geldi. Sonra evimin her odasını tek tek dolaştı. Bana her şeyin çok güzel gözüktüğünü hissettirdi; yapılacak bir iki iş vardı ancak hiçbiri üstesinden gelemeyeceğim şeyler değildi. Aynı zamanda bana, fiziksel olarak benimle olmasa da hep behimle olacağına dair güvence verdi. Sonra gelip yatağın kenarına oturdu ve elimi tuttu: Ona defalarca teşekkür ettim ve gerçekten yanımda olduğu duygusuyla uyandım. Rüya esnasında rüya gördüğümün farkındaydım ancak rüyanın akışına hiç müdahale etmedim.
(. A., Knoxville, Tennessee)

Babam bu yaz kanserden öldü ve bir dizi -rüya gördüğümün farkında olduğum- rüya gördüm ve uyanmamakta direndim çüemle yaşamımı sürdürmek üzere, yanından ayrılmam gerekiyordu. Tekrar uyku hâline geri döndü. Uyandığımda, ölümünü kabul etmeye başladığımı hissettim. (L. L., Yacolt, Washington)

Lüsid rüyalarda zorlukları aramak ve çözmek, kişiye çok daha yüksek bir duygusal denge sağlar ve yaşamın zorluklarıyla uyum sağlama gücü verebilir. Bilincinde olunmamasına rağmen mutluluğu sınırlayan sorunları çözmeye yardım eder. Lüsid rüyalar, kişilerin farkında oldukları belli güçlüklerle özellikle ilgilenmekte de kullanılabilir. Kişileri en çok yoran sorun kaynaklarının başında kişisel ilişkiler gelir. Birçok durumda, sorunu ilgili kişiyle görüşmek mümkün olmaz; kendi başımıza çalışmamız gerekir. Bu gibi çözümler "iç ayarsızlık" kapsamındadır çünki kişinin dünyaya karşı hareketlerini değiştirmesiyle çözülemezler. Yukarıdaki örneklerde kanıtlandığı üzere, lüsid rüyalar, aile üyeleri ve yakın arkadaşlarla bitmemiş duygusal meselelerin hâili için kişilere yardımcı olabilmektedir.

Önemli bir ilişki bittiğinde kişiler endişe yaratan çözülmemiş meselelerle karşı karşıya kalırlar ve bu durum ilerideki ilişkilerini bile etkileyebilir." Uyanık yaşantıda, bu gibi şeyleri, ölmeden önce babanıza söylemeniz imkânsızdır. Yine uyanık yaşantıda, eski bir sevgiliye telefon açıp onunla bitmemiş sorunları konuşmak pek az insanın yapabildiği bir şeydir. Oysa, araştırmacılara göre lüsid rüyalar vasıtasıyla çözüme ulaşmak mümkündür. Elbette, karşı taraf gerçekte orada mıdır, görüldüğü durumda mıdır, yoksa rüya görenin imajları mıdır bunları tam olarak bilmek Metapsişik biliminin araştırma alanına girer. Bu tip deneyler yaşayan kişilere, konunun pratikte fazla üzerine gitmeden ruhsal araştırmalarla ilgili kitapları ve çalışmaları inceleyerek bilgilenmelerini öneririz. Bu noktada Lüsid rüya araştırmacıları konunun bu yönünü ön plâna çıkarmak yerine kişinin bu konuda elde edeceği fayda üzerinde durmaktadırlar. Onlara göre önemli olan çözüm gerektiren iç çatışmanın önüne geçmektir. Rüyalar yukarıdaki örneklerin gösterdiği gibi; bedenini terk etmiş yakınlarımızın beden sonrası yaşamlarıyla bizi karşılaştırabilirler. Bu karşılaşmalar lüsid rüyalarda, tekrar onlarla olduğumuzu ve kalplerimizde yaşadıklarını hissetmemize yetecek ölçüde gerçektir.

Tıpkı Mevlâna'nın özdeyişinde olduğu gibi:

"Öldüğümüz vakit, mezarlarımızı arayacak yerde; nerede olduğumuzu insanların kalplerine sorun."


Lüsid Rüyalarda Yaşanan Aşkın Deneyimlerden
Birkaç Örnek

Rüya gördüğümün farkındaydım; kendimi sonsuz bir boşlukta buldum; artık "ben" değildim; "Biz"dim. Bu "Biz" karanlıkta ışıldayan bir saf ışık küresiydi. Ben bu varlık güneşinin dış çeperindeki birçok bilinç merkezinden biriydim. "Biz" enerji ve bilincin bütünsel bir toplamıyız ve her ne kadar birbirimizden bağımsız çalışabilsek de, sanki tek bir bilinciz ve kusursuz bir uyum ve denge içinde çalışıyoruz. Bir bedenim ya da ruhum yoktu. Sadece enerjiydik ve her şeyi bilen bilinçtik. Tüm karşıtlar mükemmelen birbirini tamamlıyor ve yer yer birbirini iptal ediyorlardır.

Bütün galakside tınlayan bir nota vardı, ancak şu an hatırlayamıyorum. Rüyanın daha sonraki kısmında ben/biz sonsuzlukta bir dörtgen yarattık -yeryüzünde yaşama açılan bir kapı. İçinde doğa sahneleri yarattık ve ben o kapıya yöneldim; insan biçimi aldım ve bunları deneyledim. Toplam on kadar sahne vardı. Ancak bu arada benim bilincim ayrı değildi ve Biz, tek bir varlık gibi çalıştık; yine de ayrı ayrı bilinç düğümleri bulunuyordu. Tüm bunlar olurken son derece Lüsid'dim. (C. C, Whitter, Kaliforniya)

Bir yıldan fazla doğu dinlerini, özellikle de Budizm, Cainizm ve Hinduizmi araştırdım. Bu sırada "Şiva'nın Dansı" denildiğini sandığım bir lüsid rüya deneyledim. Rüyamda rüzgârdan, yağmurdan etkilenmiş bir Hindu heykeli vardı. Ona baktıkça, bütün görüş açım kırılmaya başladı. Sahne, televizyon seyrederken olan "karlanma"ya benzedi. Rüya sırasında acaba retinam, optik sinirle bağlantısını kopardı mı diye aklımdan geçti. Sonra rüya gördüğümü fark ettim ve algıladığım şeyin Evren'in temelinde yatan ilksel enerji olduğunu anladım. Çevremdeki her şeyle derinden derine bağlıydım ve birdim. Sonsuzluğu yeniden keşfetmiş gibiydim. Ya zaman durdu ya da ben zaman engelinin ötesine geçtim. (T. D. Clarksville, Tennessee)


Gerçeği Keşfetmek İçin Bir Vasıta

"Rüyalar, bilgi ve deneyim havuzlarıdır ancak genellikle gerçeği keşfetme vasıtası olarak ihmal edilirler." Tarthang Tulku
Bin yılı geçkin süredir Tibetli budistler, lüsid rüyaları, kişisel gerçekliğin aldatıcı doğasını deneylemek ve benliğin gerçek tabiatını keşif ve aydınlanma için kullanılan bir dizi uygulamanın bir parçası olarak değerlendirmek için ele almışlardır.

Sufilerin de lüsid rüyaları ya da buna çok benzer bir şeyi ruhsal amaçlarla kullanmış olmaları muhtemeldir. Ünlü on ikinci yüzyıl sufisi Muhiyeddin İbn El Arabi, şunları kaydetmiş: "Kişi rüyalarında düşüncelerini denetlemelidir. Dikkat yeteneğini geliştirerek büyük yararlar elde edebilir. Bu büyük değere sahip yeteneğe ulaşmak için herkes çaba göstermeli."
Tarthang Tulku, lüsid rüyaların yararlarını şu şekilde açıklıyor: "Rüya sırasında yapılan uygulamaların deneyimi, gündelik deneyimlerimize aktarılabilir. Örnek olarak rüyalarımızda gördüğümüz korkunç görüntüleri, barışçıl unsurlara çevirmesini öğrenebiliriz. Aynı süreçten yararlanarak gün boyu yaşadığımız olumsuz duyguları da, daha yüksek bir farkındalığa dönüştürebiliriz, yani, rüya deneyimlerimizi çok daha esnek bir yaşam geliştirmekte kullanabiliriz."

Tulku "sürekli uygulamayla" diye devam ediyor; "uyanıklıkla rüya hâli arasındaki farkın giderek daha az ve daha az algılanması gündeme gelir.

Uyanıklık deneyimleri çok daha canlı ve çeşitli hâle gelirler; sonuç ise çok daha saydam ve incelmiş bir farkındalıktır... Bu tür farkındalık, rüya çalışmaları temelinde geliştirilebilir ve bir iç denge oluşturmakta kullanılabilir. Farkındalık tüm canlı organizmayı geliştirdiği biçimde zihni de besler. Farkındalık,'zihnin daha önce görünmeyen cephelerini aydınlatır ve gerçekliğin yepyeni boyutlarını keşfetmek için önümüzde bir yol da açar."
Kadim bir Tibet lüsid rüya Yoga el kitabı olan "Rüya Hâlinin Doktrini"ne göre, belli bazı rüya denetim tekniklerinin uygulaması kişiye rüyalarda akla gelebilecek hemen her şeyi yapma imkânı verir. Tulku da benzer bir iddiada bulunuyor: "İlerlemiş yogiler, rüyalarında hemen her şeyi yapabilirler. Ejderha ya da mitolojik kuşlara dönüşebilirler, büyür, küçülür ve ortadan yok olabilirler; çocuklarına geri döner, deneyimleri yeniden yaşar ve uzaya dahi açılabilirler."
Bu düzeyde rüya denetiminin istekleri tatmin imkânı çok cazip gözükmekle birlikte, Tibetli rüya yogileri, bakışlarını ufak tefek arayışların ötesine yöneltirler. Onlar için lüsid rüya "gerçekliği keşfetmek için bir vasıtadır; rüya hâlinin öznel do­ğasını deneylemek ve fark etmek için bir imkân olmanın yanında, uyanıklık deneyimini de zenginleştirmektedir. Bu türden bir farkındalık onlara göre olasılıkla en derin bir önem taşır.

Gerçeklik deneyimimizin, doğrudan ve kalıcı olmayıp öznel olduğunu fark etmenin pratik bazı sonuçları vardır. Tulku'ya göre, tüm deneyimlerimizi sübjektif olarak düşündüğümüzde, yani tıpkı rüya gibi olduklarını düşündüğümüzde, "bizi o güne dek sınırlamış tüm kavram ve kimlikler de bir ya­na atılır. Öz kimliğimiz çok daha esnek hâle gelir; sorunlar hafifler. Aynı zamanda çok daha derin bir farkındalık düzeyi gelişir." Bunun sonucunda, "en zor işler bile zevkli ve kolay hâle gelir. Her şeyin bir rüya olduğunu fark edince, saf bilince ulaşırsınız. Ve bu farkındalığa varmanın yolu, tüm deneyimlerin tıpkı rüyalar gibi olduğunu anlamaktır."

Rüya Hâlinin Doktrini kitabıyla ilgili bir açıklamada, rüya yogasını anlamak için uzun «uygulama ve deneyim gerektiği anlatılır. Serüveni tamamlamak için hem kuram hem de uygulama şarttır.

Rüya yogasının yolunu başarıyla kat edenler, sonunda şunları öğrenir:

1. RÜYALAR İRADE YOLUYLA DEĞİŞTİRİLEBİLİR
Kişinin zihinsel güçleri yoga yoluyla yeterince geliştirildiği zaman "...boyutsal özellikleriyle madde ya. da biçim; büyüklük, küçüklük ve sayısal özellikler; çoğulluk ve tekillik, tamamen kişinin iradesine tâbi olur." Sebatla deney yapma sonucunda rüya yogisi her rüyanın, sadece istemek yoluyla dönüştürülebileceğini anlar. Birçok lüsid rüyacı bunu deneyiminden bilir.

2. RÜYALAR SABİT DEĞİLDİR
Sonraki adımda, yogi şunu öğrenir: "Rüya hâlinde ve rüyaların tüm çeşitli versiyonlarında sadece zihnin bir oyunu söz konusudur. Yani her şey birer serap kadar uçucudur." Deneyimli lüsid rüyacılar bunu da gözlemişlerdir. Rüyalar gerçekçi görünürler ancak uyanıklık algıları gibi kalıcı, sabit değillerdir.

3. UYANIKLIK HÂLİ ALGISI DA RÜYALAR KADAR GERÇEK DIŞIDIR
Bu adımda, yogi, uyanık hâlde duyuların algıladığı tüm biçim ve şeylerin esas doğasının, rüya halindekiler kadar gerçek dışı olduğunu öğrenir. Yani her iki hâlde de otomatik bir özellik hâkimdir. Bu aşamada yoginin bilgisi deneyim olmaktan çok kuramsal bir nitelik taşır. Daha önce de değinildiği gibi, rüya hâli ve uyanıklık hâlinin ikisinde de dünyanın zihinsel tasvir, tasarım ya da modellerine ulaşmak üzere aynı algı süreçlerinden yararlanılır. Bu modeller, ister rüya ister fizik dünya ile ilgili olsun sadece birer tasarımdır. Bu nedenle birer "göz bağı" sayılırlar çünki temsil ettikleri şeylerin kendisi değillerdir. Tıpkı haritanın ülke; yemek listesinin yemek olmaması gibi.

4. BÜYÜK FARKINA VARIŞ; HEPSİ BİR RÜYA
Son adım, büyük farkındalığa götürür. Uzay ve zamanın olgusal dünyası içindeki her şey, tıpkı rüyalar kadar gerçek dışıdır." Zihni bir televizyon alıcısına benzetirsek, büyük farkındalık, ekranda oluşan hiçbir şeyin bir görüntü, bir göz bağından farklı olmadığını anlamaktır. Örnek vermek gerekirse, "Zihin sadece düşüncelerden ibarettir." demek büyük farkındalık olmaz; çünki bu bir kuram değil bir deneyim sorunudur. Bu açıdan "Evrensel yaratılış... ve içindeki tüm olgusal şeyler" sadece "Göksel bir rüyanın içinde olanlardır." Rüya yogisi, gerçeklikle ilgili bu yeni bakış açısını doğrudan deneyler.






Şifa Veren Rüyalar, Bütünlük
vendüz Öğüt
http Sağlık
://www.spiritualizm.com/kitap/kitaplikruyalaryarar8.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder