23 Aralık 2013 Pazartesi
ASLAN BURCUNUN PSİKOLOJİK VE ORGANİK FONKSİYONLARI..
BAŞLICA ORGANİK FONKSİYONLARI:
Thalamus: Orta beyindeki büyük bir çekirdek(nucleus)grubudur.Gri cevher kitlesidir. Duyu organlarından gelen nöronların beyin kabuğuyla olan ilişkisini sağlar.Bu nedenle Thalamus,beyin kabuğuna giden yolların kapısı olarak adlandırılır.
Kalıtım: Kalıtsal özelliklerin ana-babadan çocuğa geçişini inceleyen bilime Genetik adı verilir. Güneş ve Ay, birbirlerini bütünleyen 2 temel enerji olduğundan birbirleriyle ve diğer gezegenlerle etkileşimleri hayati önem taşır. Güneş-Ay olumlu açıları sağlam kalıtıma, sert açıları kalıtsal hastalıklara neden olabilir. (Ay'ın diğer gezegenlerle sert etkileşimi genellikle anneden kaynaklanan, bazen de kaynağı teşhis edilemeyen kalıtsal hastalıklara yol açar), Güneş-Satürn sert açıları ciddi irsi hastalıklara meyil verebilir. Uranüs ve Pluto zorlayıcı açıları da hücre bozuklukları ve genetik problemleri beraberinde taşıyabilir.
Kromozom ve Genler: Her bir hücrede 23 çift halinde 46 kromozom bulunur. İlk 22 kromozom çifti birbirine benzeyen X veya Y kromozomlarından oluşur. Fakat 23. çift birbirine benzer olmayabilir, bu çift bireyin cinsiyetini belirler. Eğer 23. çiftteki kromozomların her ikiside X kromozomu ise birey dişidir. Kromozomlardan biri X diğeri Y ise bireyin cinsiyeti erkektir. Kromozomlar kalıtımın temel birimlerini bünyelerinde taşırlar. Kromozomlarda GEN adı verilen birimler bulunur. Her Gen (Deoxyribo-nucleic acid) adı verilen ve DNA harfleriyle gösterilen bir kimyasal madde molekülüdür. Genler bedenimizin tüm fiziksel yapısını belirlerler. Bazı genler baskın (dominant), bazı genlerde atkın (recessive) karekterdedir.
Kromozomlarla ilgili Anormallikler: Başlıcaları; Turner Sendromu; Normal olarak 23. çift XX ise birey dişi, XY ise birey erkek olur. Bazı kişilerde 23. çiftte yalnız bir tek X bulunur. Bireyin cinsiyeti dişi, boyu kısa, boynu katmerli olur ve buluğ çağında cinsel bakımdan gelişemez (adet görememe ve kısırlık). Bu kişiler matematiksel işlemler, mekansal ilişkileri anlama gibi bazı zihinsel faaliyetlerde beceriksizlik gösterirler. Klinefelter sendromu; Bu durum da 23. çift XXY yapısını gösterir. Bunlardan bazıları erkek olarak gelişirler ama, cinsel gelişmelerinde ve fiziksel görünümlerinde bir durgunluk vardır ve zihinsel gerilik gösterirler. Bu yapıyı gösteren bazı kişiler genetik olarak kadın, görünüş olarak erkek tipindedirler. (1967'de uluslararası yüz metre koşu yarışında Polonyalı bir kadın atlet, 23.çiftte ek bir Y kromozomu olduğundan yarışma dışı bırakılmıştır) Bazı erkekler de fazladan bir Y kromozomu ile doğmuşlardır. 23.çift XYY yapısını gösterir. Bu erkekler daha iri, saldırgan ve cinsel açıdan daha aktiftirler. Kromozom bozuklukları yalnız 23.çiftte görülmez. 21.çiftte görülen XXX yapısı “Down Sendromu” adı verilen daha önce mongoloit adı ile bilinen zeka geriliğine yol açar. Down Sendromlu bir çocuğun 21.hücresinin kromozomunda bir fazlası (extra) vardır. Bundan dolayı bu duruma “Trisomi 21” de denir.
DNA ve RNA: DNA (Deoksiribonnükleik asit), çift helezon oluşturan uzun bir moleküldür. Hücrenin protein, enzim yapması ve kendisine benzer yeni bir hücre oluşturabilmesi için gerekli elemanları taşıdığından, hücre bölünmesinin temelidir. DNA kodu, nükleotid bazları olarak bilinen 4 molekül -adenin, guanin, timin ve sitozin- tarafından taşınır. A,G,T ve C harfleriyle temsil edilen 4 molekülün oluşturduğu her üçlü kombinasyon bir “kelime” olarak düşünülebilir; buna kodon adı verilir. Bu kelime hücrede bulunan belirli bir aminoasite karşılık gelir. 3 harflik kelimelerden oluşan herhangi bir dizi de bir “cümle”olarak düşünülebilir. Bu ,DNA da ki bir gen olup belirli bir aminoasit dizisine karşılık gelir. RNA (Ribonükleik asid) ise DNA içindeki kalıtsal madde, bunun aracılığıyla protein yapımına girer. DNA, hücre çekirdeğinde bulunur. RNA, buradaki kalıtsal faktörleri, hücre çekirdeği dışında kalıtsal ve aminoasitlerin protein yapmak üzere bir araya geldiği ribosomlara nakleder. Bu mekanizma, kalıtımın temelidir. Hücrelerde, büyüklük ve görev bakımından başlıca 3 çeşit RNA vardır. Bunlar; Ribozom RNA’sı (rRNA) Transfer RNA (tRNA) ve mesajcı RNA (mRNA) olarak adlandırılır.
Bağışıklık Sistemi: Vücudun, sağlığa zararlı canlılara, patojen ve kimyasal maddelere (antijen) karşı kendi kendini savunmasına bağışıklık denir. İki tür bağışıklık vardır;
1)Hücresel bağışıklık; Lenfositler tarafından Mantarlara, Virüslere ve yabancı dokulara karşı olur. 2)Kansal (humoral) bağışıklık; Plazmada bulunan proteinler etkili olur. Bunlara antikor denir. Bakteri ve virüs enfeksiyonlarına karşı etkilidir. Bağışıklık sistemimiz ilkel insanların yakalandığı her türlü hastalığın ansiklopedisidir. Binlerce jenerasyon bizim yaşayabilmemiz için humma ve vebadan ölmüştür. Yaşamımızı, kelimenin tam anlamıyla akyuvarlara borçluyuz. Akyuvarlar çekirdeklerin şekline ve sitoplazmadaki tanecik (granül) tipine göre ikiye ayrılır. 1)Tek çekirdekliler (Agranülasitler; Lenfositler ve Monositler), 2)Çok çekirdekliler (Granülositler; Nötrofiller - Eozinotiller - Bazofiller) Bağışıklık sistemi bir tehdit aldığında Nötrofiller ilk birkaç saat süresince savaşı tek başlarına sürdürürler. Daha sonra Monosit takviye güçler gelmeye başlar. Monositler savaş alanına geç kalışlarını telafi etmek için anında birkaç kat büyürler. Dış kaynaklı hastalık unsurlarıyla doğrudan savaşa giren bağışıklık sistemi hücrelerinin tümüne fagosit=hücre yiyici denir. Monositin dev formu makrofaj=büyük yiyici olarak adlandırılır. Lökosit sayısının artmasına Lökositoz, azalmasına ise Lökopeni denir. Güneş-Neptün sert açıları bağışıklık sistemini zayıflatabilir, Mars ve Pluto sert açıları ise bağışıklık sistemini sabote ederek virüs ve bakterilere açık hale getirir.
Kalp, Atardamar ve Dolaşım Sistemi: Kardiyovasküler hastalıklar adı altında toplanır. Kalbe, kan damarlarına ve kana zarar veren hastalıklardır. Başlıcaları koroner kalp hastalığı (Kalp krizi ve anjina), Hipertansiyon (yüksek kan basıncı), Kan pıhtılaşması (kanın aşırı yapışkan olması), Periferik vasküler hastalığı (özellikle bacaklarda kan damarlarının daralması) ve Kan yağlarının yükselmesidir. Dolaşım sistemi bozuklukları, varis,mayasıl ve ödem (bedende sıvı tutma) de kardiyovasküler hastalıklardan sayılır. Arterioskleroz (Damar sertliği), Kalp krizi ve felce zemin hazırlar. Bir “Sessiz öldürücü” de “yüksek tansiyon” dur. Son derece sinsi olan belirtilerinin felç ve kalp krizlerinin büyük çoğunluğuyla ilgisi vardır. Diğer etkenler arasında; Şişmanlık, Stres, Fazla kolesterol, Sigara ve Soyaçekimi sayabiliriz. Kalp krizi neden daha çok erkeklerde görülür? Kalıtımın önemli bir rolü olmakla birlikte A Tipi insanları (genellikle erkekler) daha saldırgan, sabırsız, gerilimli ve telaşlıdırlar. (Ateş elementi baskın) Ancak kadınlar da artık günümüzde kendilerini erkeklerin dünyasının ayrıcalıklarına (sigara, alkol, şişmanlık, hareketsizlik ve Tip A gerilimleri) kaptırdıkları için skor her an eşitlenebilir. (Kadınlar en büyük dişi enerji kaynağı olan Ay ve Venüs'lerini, en güçlü eril enerjiler olan Mars ve Güneş'e feda etmek yerine bu enerjileri doğru bir şekilde harmanlamayı öğrenmelidirler).
Sırt ve Omurga: Bel omurlarının hasarı; Böbrekler, idrar yolları, ince bağırsaklar, lenf dolaşımı, kalın bağırsaklar, kasık bağları, apandis, karın ve üst bacağa kadar uzanan bir dizi organda reaksiyona yol açar. Bu organların listesinde; Böbrek rahatsızlıkları, Damar sertliği, Kronik yorgunluk, Akne, Sivilce, Egzama ya da Çıban, Romatizma, Gaz Sancıları, Bazı Kısırlık tipleri, Kabızlık, Kolit, Dizanteri, İshal, Fıtıklar ya da Kasık yarıkları, Kramplar, Solunum zorluğu, Asidoz, Varis gibi pek çok hastalık yer alır. Mecazi olarak da Aslan'ın en zayıf noktası sırtıdır. Onun kadar cesur ve yürekli olmayan düşmanları sinsice ve haince onu en kolay sırtından vurur. Bu nedenle Aslan, dostlarını olduğu kadar düşmanlarını da göz önünde tutmalı, sırtını sadece duvara vermelidir.
Erkek de Sağ, Kadında Sol Göz: Güneş-Ay sert etkileşimi göz bozukluklarına yol açar. Köşe (Kardinal) evlerden birine Mars yerleşmişse ve sert açılar yapıyorsa körlüğe neden olabilir. Ayrıca, Güneş'in zayıf pozisyonu Katarakt rahatsızlığına meyil verebilir. Katarakt; gözlerin fazla miktarda ultraviyole ışınına maruz kalmasıyla oluşur. Son zamanlarda kan dolaşımında lipid peroksitin yüksek olması ile katarkt artışı arasında bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
Timüs bezi: Bağışıklık sistemini yönetir. Aynı zamanda büyüme ve antikor yapımıyla ilgilidir. Eğer Timüs bezimiz milyonlarca yıl önce virüs ve bakterilerle savaşan antikorları hafızasına kaydetmeseydi, herhangi bir hastalıktan sağ kurtulamazdık. Bu bez bazı oto-immün hastalıklarda rol oynar. "Myasthenia Gravis"; İstemli adalelerin ve özellikle göz kaslarının aşikar derecede güçsüz durumda olması ile karakterize bir hastalık.
Ateş: Özellikle Güneş çarpması dikkat çekicidir.
Kan, Kan hastalıkları ve Kanamalar: Başlıca kan hastalıkları; Anemi (Kansızlık), Lösemi ve Hemofilidir. Hemofili; Kan pıhtılaşma mekanizmasının bozuk olduğu bir kan hastalığıdır. Kalıtsal olup, kadınlarca taşınır ama sadece erkeklerde belirir. Tarihte, kral ailelerinde görüldüğünden “Asil Hastalık” diye unvan kazanmıştır. (Kraliçe Viktorya bir taşıyıcıydı ve bu niteliği Rus Çariçesi olan kızına aktardığından, Rus velihatında hastalık belirdi ve olayın yankıları Rusya sınırlarını aştı). Anevrizma; Bir atardamar veya toplar damar duvarındaki içi kan dolu şişkinliktir. Kafatası içindeki bir anevrizmanın patlaması, subaraknoid kanamaya yol açar; ani bir kanama, çok şiddetli baş ağrısı ve bilinç kaybına neden olur.
BAŞLICA PSİKOLOJİK FONKSİYONLARI:
Bilinç: Bilinç, en önemli zihinsel melekemizdir. Farkındalığımızın en sade formudur. O deneyimleyendir. Bilinç ile temas etmek, bir hatla doğa yasalarının merkezi işlem ünitesine bağlanmak gibidir.
"Bilinç gerçekten var olduğumuzun tek gerçek kanıtıdır."
Descartes
Hülya Balıkavlayan♥♥♥
Ayrıca Kaynaklarım:
Ders Notlarım ve
Medical Astrology (Jane Ridder-Patric)
Planets and Their Keywords (Reinhold Ebertin)
The Planets and Human Behaviour (Jeff Mayo)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder