23 Aralık 2013 Pazartesi

YAY BURCU PSİKOLOJİK VE ORGANİK FONKSİYONLAR...




PSİKOLOJİK FONKSİYONLARI:

İnanç ve Anlam: Jüpiter İnancın planetidir. Bu sıradan bir inanç değil, esaslı bir inançtır. İnsana inanç. Tanrıya inanç. Evrene inanç. Sarsılmaz bir şekilde hayatın yaşamaya değer olduğuna inanç. Anlam duygusu ve inancı Yay'ı Nihilizm den korur. Çok sert bir etki altında olmadığı sürece anlam bunalımına düşmez. Varoluşsal kaygılarla en iyi başa çıkabilme yolunun inanç ve anlamdan geçtiğini içgüdüsel olarak bilir. Evrendeki hiçbir mekanizmanın insanoğlunun aleyhine çalışmadığına inanır. Her şerde bir hayır görür. Bakış açısı pozitiftir. Bunlar insanı ayakta tutan ve iyi hissetmesini sağlayan olumlu özelliklerdir. Ancak aşırı genişleme ve gerçekçi olmayan beklentiler bu burcun tuzaklarıdır. "Her şey olacağına varır” eğilimiyle sorumluluktan ve uygulamadan kaçabilir. Oysa Don Juan’ın Carlos’a dediği gibi; "Bu dünyada hiçbir şey armağan gibi verilmez, her şey zorluklarla öğrenilir.”

Felsefe: "Bir şey biliyorsam o da hiçbir şey bilmediğimdir” Ünlü Filozof Sokrates’in asırlar öncesi attığı ok tam da Felsefenin kalbine saplanmıştır. Bir Filozof aslında çok az şey bildiğinin farkındadır. Bu yüzden hep gerçek bilgiye ulaşmaya çalışır. Sokrates bu türden ender bir kişiydi. Asla Fildişi kulesine çekilip insanlara ahkam kesmezdi. TersineCahil i oynamayı çok severdi. Onun bu tutumu Felsefe tarihine "Sokratesçi İroni”olarak geçmiştir. "Atina uyuşuk bir at. Ben de onu uyandırıp canlandırmaya çalışan bir at sineğiyim” sözüyle, soru sormanın önemine işaret ederdi. Her zaman en korkulan kişiler soru soran kişilerdir. Sorgusuz–Sualsiz Aldım-Kabul ettim davranış biçimi bir tür hipnoz veya transtan farksızdır. Deneyim sürecinden geçmeyen bilgi sadece malumat olarak kalmaya mahkumdur.

Yüksek öğrenim: Amerikalı Astrolog Stephen Arroyo, eğitimin 4 aşamasını Değişken burçların sembolize ettiğini söylüyor. Sırasıyla İkizler Burcu; İlk öğrenim (Kişisel algılama ve iletişim becerisi kazanma), Başak; Orta öğrenim (Çıraklık), Yay; Yüksek öğrenim (Ustalık, Bilgelik), Balık ise, Spritüel öğrenim (Ruhsal büyüme ve Evrenle bütünleşme) son aşamayı kapsar. J.Wolf Green de bu değişken burçların oluşturduğu büyük karenin bilinçte doğal bir dinamik ve gerilim durumu yarattığını söylüyor.

Mitolojide Jüpiter, "Tanrıların Kralı”dır ve Olimpos Dağının zirvesinde yaşar. Merkür ise "Tanrıların habercisi”dir ve dağın etrafında bir aşağı bir yukarı mekik dokur. Merkür “Bugün” e Jüpiter ise “Yarın”a odaklıdır. Merkür nötrdür. Her kalıba uyar. Saf zekayı ve ham bilgiyi temsil eder. Ahlak kavramı yoktur. Fırsatçıdır. İşine geldiği gibi hareket eder.Jüpiter de ise inanç ve ahlak vardır. İlkelidir. Yasa koyucu ve koruyucudur. Onun da açmazları ve çıkmazları vardır elbet. Deneyimden yoksun bir akıl hocası ya da ahlak kumkuması bir yargıç olabilir. Oysa Yüksek öğrenimin ana hedefi ustalık kazanmak, uzmanlık geliştirmek ve bunu tüm insanlığın hizmetine yaymaktır.

İyimserlik, Hoşgörü, Umut, Olumlu Yaklaşım: Jüpiter bize kendimizi iyi hissettirir. Kesinlikle negatif titreşim yaymaz, karamsar değildir, ama Jüpiter ayarını iyi yapamadığımızda bizi fena ayartır. Gözünden hiç çıkarmadığı pembe gözlükleri ile iflah olmaz bir İdealist ve Popüler Optimistir. Jüpiter doğum haritamızın neresinde yer alıyorsa orada korunduğumuz hissi yoğundur. Bu nedenle her şeyi garantide sanıp tembelliğe kapılabiliriz. İnsanın kendini sürekli karamsar, kötümser ve çökkün bir ruh hali içinde hissetmesi ne kadar sağlıksızsa sürekli iyimser, hafif ve mutlu hissetmesi de aynı derecede sağlıksızdır. Yaşam, negatif ve pozitif kutupları iç içe devinen bir spiraldir. Bir uçta takılıp kalmak yaşamı askıya almak demektir. (Kalp elektrosunda düz çizginin anlamı Ölümdür / Bu çizginin inişli çıkışlı grafiği yaşam belirtisidir) Yaşam ustalığı da bu iki kutbun dengelenmesidir.

Neşe, Coşku, Heves / Fanatizm - Dogmatizm: Yay'ın kaynaklarıdır. Çoğunlukla Hevesli bir öğrenci, Coşkulu bir Sporcu, Neşeli bir Çingene ve Muhteşem bir Çocuk halleriyle yaşama yansır. Sert açılar altında bu dinamik enerjiler yüksek gerilim hattına sıçrayarak Fanatizm ve Dogmatizmi beslerler.

Maceraperest, Gezgin, Bağımsız / Aylak-Geveze: Yay'ın Stratejisi bir anlamda hayatı bir serüven gibi yaşamaktır. Bunun için de kişisel özgürlük zorunludur. Kısıtlanmaktan bu kadar korkan başka bir burç yoktur. Yay'a verilecek en büyük ceza onu dar ya da kapalı bir alana hapsetmektir. Yay'ın yuvası doğadır. Tüm doğa yaratıkları da ailesidir. Yerdeki karıncadan gökteki kuşa kadar içi titrer. Gerçek bir doğa aşığı ve gönüllü bir çevrecidir. Hayvanlara ve Çocuklara zarar verilmesine hiç tahammül edemez. Yay amaçsızca yaylandığında günde kırk kapının ipine asılan, boş gezenin boş kalfası olup çıkar. Gününü bir torba dolusu laf ederek geçirir ne var ki söyledikleri bir incir çekirdeğini bile doldurmaz. Yay’ın, Karınca (Satürn) ile Cırcır böceği (Jüpiter) hikayesinden kıssadan hisse çıkarmasında büyük hayır vardır zira Jüpiter’in panzehiri Satürn’dür.

Lütuf, Kibir, Küstahlık, Görgüsüzlük: Yay Burcu görünürde iyi kalpli,cömert ve yardımsever olduğundan onun olumsuz yönlerini yakalamak biraz zordur. Eğer siz de bir insanın zahmetsizce iyi olabileceğine ve kolaylıkla başkalarına da iyi davranabileceğine inanıyorsanız bu tuzağa düşersiniz. Yay Asalet sultasını Aslan'la birlikte paylaşır, ama ikisinin de en büyük zaafı Kibir ve Lütufkarlıktır. Kendisine ve yaptıklarına hayranlık duyulmasını hararetle talep ederler. Jüpiter gösteriş ve İddianın planetidir. Yay, "Küçük dağları ben yarattım, büyükler babamdan miras kaldı” edasıyla insanlara yukarıdan aşağıya doğru göz süzdüğünde kullandığı sağlıksız malzeme geri teper. Kendi halindeki insanlar da ona aşağıdan yukarıya doğru bir bakış fırlatarak karşılık verirler; "Kim olduğun o kadar bağırıyor ki, ne dediğini duyamıyorum” (Bir bilge)

Komedi (Mizah anlayışı) - Sakarlık: Filozof, Kaşif, Alim ve Aristokrat sıfatlarıyla Zodyak’a nam salan Yay Burcu aynı zamanda ıslık çalıp, taklalar atarak insanı eğlendiren sevimli bir Palyaçodur. Kahkahası sıkıntılarının tesellisi ve ilacıdır. Yay'ın abartma ve kendine aşırı güvenme huyu başını gerçekten belaya sokabilir. Ayağı kayıp düştüğünde kafasını gözünü patlatsa (Sakarlığı meşhurdur ama ona sorarsanız koruyucu meleğinin izin günüdür) etrafındakiler kan kaybından gidiyor diye feryadı basarken, O hiçbir şey olmamış gibi, " Aaa! Gördünüz mü kanımın rengi ne muhteşem kırmızı !” diyebilecek tek burçtur. Bilinen başka bir örneği de yoktur. Başak’ın Hypochondriasis (hastalık hastalığı) özelliğine karşılık Yay’ın Hyperchondriasis (Tüm hastalık belirtilerini yok sayarak aldırış etmeme) tavrı baskındır. Bunun temelinde ”Bana bir şey olmaz - Ben Sentor Varisiyim”gibi çok özel, seçilmiş, ilahi bir varlık olduğuna dair sarsılmaz bir inanç yatar. Bazen de hastalık ona çok kaygı verdiğinden bir kaçınma davranışı olarak ortaya çıkar.

İltifat mı- Hakaret mi (Pot kırma): Yay'ın pot kırma huyu dillere destandır. Akrep gibi acımasız bir stratejiyle insanlara saldırıp, diliyle sokmaz ama ağzını açtığında ortalık bir anda karışır. Diyelim ki Yay arkadaşınıza yeni sevgilinizi nasıl bulduğunu sordunuz. O da açık yüreklilikle size; Doğrusu çok isabetli bir seçim (iltifat olduğunu düşünüp tebessüm ederken) Hiç olmazsa bu bir karış adam seni on karış topuklu ile dolaşma eziyetinden kurtarır deyince (Tebessümünüz donar) Ne demek şimdi bu? İltifat mı yoksa hakaret mi? Hiçbiri. Sadece sürç-ü lisan eylemiştir. Af ola.

Deneyim ve Keşfetme dürtüsü: Yay'ın en büyük hedefi evreni keşfetmektir. Evrenin işleyişine duyduğu merak ve hayranlıkla sınır tanımadan ilerler. Sürekli kendini aşma arzusu taşır. Kah Don Kişot gibi yel değirmenleriyle savaşır, kah Evliya Çelebi gibi kıtadan kıtaya sıçrar. Kah da Yunus Emre gibi "Bir ben vardır bende, benden içeri..” deyip kendini içsel gelişime adar. Yay'ın temsil ettiği 9. Evin geleneksel adı "Uzun Yolculuklar Evi"dir. Bu ev yaşamın bütünselliğini kavramaya ve onun içinde kendi yerimizi bulmaya çalıştığımız çok önemli bir deneyim alanıdır Burada evrensel yasalarla tanışıp, farklı inanç ve kültürlerle buluşuruz. Yüksek öğrenimin asıl amacının niceliksel (diplomalar, doktoralar)dan ziyade niteliksel (kalite, ustalık, uzmanlık) olduğunu idrak ederiz. Burası Tanrı Zeus’un katıdır.Olimpos dağının zirvesidir. Buraya ancak bir dağcı gibi risk alarak, aşkla-şevkle tırmanabiliriz. Kolaya kaçıp tepesine paraşütle atladığımızda maazallah Tanrıların gazabına uğrayabiliriz.

Din Adamı - Alim / Yobaz-Sofu - Cahil: İnsanın kaçamayacağı en büyük otorite kendi vicdanıdır. Dini inançlarda bu mertebede yer alır.Kendi yüreğine bakabilme cesaretinden yoksun, kıt aklı ve bulanık yaşamıyla kalkıp başkalarına vaaz eden, ahkam kesen, iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin yargısını din adına Demokles’in kılıcı gibi sallayanlar "Kutsal Varlık” olan insana çok büyük zarar verirler. Hamlıktan (3.ev) - Olgunluğa (9.ev) uzanan bu kıl kadar ince kılıç kadar keskin Sırat Köprüsünde biraz durup, Özdemir Asaf’a kulak verelim;

Kendi bahçesinde dal olamayanın biri

Girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder